2 Şubat 2015

KARS: SERHAT ŞEHRİNDE BİR KIŞ MASALI


Hani şu ünlü söz var ya “Kars’ı görmek istiyorsan, Kars’a gitmelisin”. Hani sınır şehri ya, hani herhangi bir yol üzerinde değil ya, o nedenle ünlü olan şu söz... İşte ben bu söze bir ekleme yapmak istiyorum: “Kars’ı görmek istiyorsan, bir kere gitmek yetmez; bir yazın gitmelisin, bir de kışın”....

Biz Kars’ı daha iki sene önce yazın ziyaret edenlerdendik, ama öyle işlemişti ki içimize, dayanamadık, bu sene Ocak ayında bir daha gittik ve bambaşka bir şehir, bambaşka bir coğrafya keşfettik. Yazın tanıdığımız şehir, kahverengi bozkırlarıyla, kırsal alanda yemyeşil çayırlarıyla, yıkık dökük ama halen azametli eski Rus binalarıyla yer etmişti hatıralarımızda. 


Kışın tanıdığımız şehir ise, bu sene çok az kar yağmış olmasına rağmen, beyazın gizemli ama bir o kadar da masum ve romantik örtüsüyle kaplanmış bir sinema sahnesiydi adeta. Değişmeyen ise insanlarıydı: bir zamanların İpek Yolu’nun ana kavşağı olan bu şehir, o günlerden yüzyıllar sonra bile, aynı çok kültürlülüğü, çok sesliliği korumuş, insanları o dönemlerden miras aldıkları o açıklığı, o hayatın içindeliği yaşatmış ve ortaya açık görüşlü, eğitimli, kültürlü, bilinçli ve yaşama zevkiyle dolu bir toplum çıkmış. 


Yılbaşı ışıklarıyla rengarenk sokakları, gece geç saatte bile sokaklarda güvenlik içinde kadınlı erkekli gezen insanları, Anadolu’nun birçok şehrinde esnaf lokantası dışında yemek yiyecek yer bulmak imkansızken, çoğu rezervasyonunuz yoksa size yer veremeyecek kadar popüler restoranları ve kafeleriyle, Kars gerçekten insanı şaşırtan, önyargıları kıran, yaşama sevinci veren bir kent....



Tabii Kars’a kışın gelenlerin temel amacı, tıpkı bizim için olduğu gibi, Çıldır Gölü’ne gitmek. Aslında Çıldır Ardahan’ın bir ilçesi ama Kars dendi mi akla Çıldır geliyor. Kars’a 100 kilometre mesafedeki bu göl her sene Aralık ayı itibariyle donuyor, Mayıs ayına kadar da donuk kalıyor. Donmuş gölün, buzlar arasına sıkışmış kayıklarla bezeli etkileyici manzarası bir yana, esas, gölün üzerinde düzenlenen değişik aktiviteler turistleri buraya çekiyor.


Gölün kenarındaki tek tesis Atalay’ın Yeri. İki sene önce yazın geldiğimizde, bu lokantadan hiç memnun kalmamıştık: kalabalık bir gruptuk, çok beklemiştik, yemekleri de hiç beğenmemiştik. Ama bu sefer,  bu gayet mütevazı, sade, ama bir o kadar da otantik ve sıcak mekana da, yemeklerine de bayıldık...




Belki keramet küçük bir grup olarak gitmiş olmakta. Buranın spesiyalitesi gölde tutulan sarı balık, yanında da salata, leziz mi leziz turşu ve bir de helva. Bu gayet yalın menü, açık havayla artan iştah, yolda geçen sürede acıkmış olmak gibi koşullar da işin içine girince adeta bir şölene dönüşüyor. Üstelik 5 kişi, rakı dahil sadece 135.- TL ödeyip çıktık, düşünün artık....



Çıldır Gölü’nün en heyecanlı aktivitesi ise, özenle süslenmiş atların çektiği kızaklarla gölde gezmek. Gölün o bembeyaz ve uçsuz bucaksız görünen yüzeyinde, duyulan tek ses kızakların buzda çıkardığı tıkırtı ve atların soluklarıyken, insan kendini bambaşka bir dünyada hissediyor.



Biz denk gelemedik maalesef ama her sene Şubat ayında gölde bir de şölen düzenleniyor. Çıldır Belediyesi’nin düzenlediği ve bu sene 7 Şubat 2015 Cumartesi günü saat 10:00'da başlayacak Çıldır Altın At Uluslararası Kış Şöleni'nde Atlı Kızak, Atlı Okçuluk, Cirit, Dörtnal At yarışları gerçekleştiriliyor. Bu sporları yapamayanlar ise arabalarıyla buz üzerinde atraksiyonlar yaparak eğleniyorlar. Sırf atkı kızakların yarattığı ortamı yaşayıp büyülenmiş biri olarak, şölen gününün çok etkileyici olacağından eminim.


Cumartesi sabahları İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan kalkan 07:00 uçağıyla Ankara aktarmalı olarak Kars'a gidip, Pazar günleri 14:05 uçağıyla İstanbul Atatürk Havalimanı'na ya da 15:30 uçağıyla Sabiha Gökçen Havalimanı'na dönmek mümkün. Bu 1.5 günlük süre içinde sadece Çıldır'ı değil, Kars'ın en az bir o kadar etkileyici diğerini yönlerini de keşfedebilirsiniz.


Bu hafta sonu ne yapayım diye düşünüyorsanız, düşünmeyin, hemen Kars için planlara başlayın. İddia ediyorum, 1 haftalık tatile gitmiş gibi hissedecek, zamanın nasıl geçtiğini anlamayacak ve bir dakikasından bile pişman olmayacaksınız....








Kars'ta başka neler yapabilirsiniz?

Tabii ki Ani Harabeleri’ni gezebilirsiniz, hatta gezmelisiniz!! Daha sadece % 15’i kazılmış olan bu alanda, Ateşgede Zerdüşt Tapınağı’ndan Ermeni tarihini anlatan çizimleri günümüze kalan tek kilise olan Tigran Honent Kilisesi’ne, Anadolu topraklarındaki ilk camilerden biri olan Mahiçehr Camii’nden, gotik mimari henüz Avrupa’yı sarmadan tam 2 yüzyıl önce aynı teknikle inşa edilmiş Katedral, nam-ı diğer Fethiye Camii’ne, insanlığın farklı dönemlerinden kalan ihtişamlı bir geçmiş sizi sarıp sarmalıyor.

Kars Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Bu küçücük ama çok bakımlı ve zengin müzede bölgenin arkeolojik ve etnografik izlerini sürebilirsiniz ve güzel bir sürpriz olarak bahçesinde, İstiklal Savaşı sürerken, yeni kurulmuş Sovyetler Birliği’nin Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına desek için gönderdiği 500.000 altını getiren vagonu görebilirsiniz.




Orijinali 12. yüzyıla tarihlendirilen, tabii ki günümüzdeki hali bolca restorasyon görmüş olan Kars Kalesi’ne çıkıp, şehri seyredebilirsiniz. Sadece şehre bakan tarafla yetinmeyip, arka taraftan da manzara seyretmelisiniz. Arpaçay’ın şırıl şırıl akan suları ve ağaçlar arasındaki Ruslardan kalan muhteşem binaların görüntüsü sizi çok etkileyecek. 



Türkiye’nin ilk ve tek peynir müzesi olan Ekomüze Zavot’u gezebilirsiniz. Büyük Boğatepe Köyü’ndeki bu müze şehirden sadece 50 kilometre uzaklıkta.


Tabii ki bol bol peynir (Kars gravyeri, keçi peyniri, taze kaşar, eski kaşar), bal, tereyağ, dut pekmezi alabilirsiniz. Taşıyamam derseniz, evinize gönderilmek üzere sipariş verebilirsiniz. Onu da yapmam derseniz, Kars’a gelmişken bunlardan bol bol yiyebilirsiniz, artık bu kadar doğalını, tazesini bu fiyatlarla büyük şehirlerde bulmak mümkün değil maalesef. Şehrin her yerinde peynirciler var, ama en ünlüsü Büyük Zavotlar diye biliniyor.



Şehrin, Ruslardan kalma otantik binalarla bezeli sokaklarında yürürken, Taş Köprü’yü, Cuma Hamamını, Evliya Camii’ni gezebilirsiniz.


Kars’ta nerede, neler yiyebilirsiniz?

Çıldır’daysanız, zorunlu tek adresiniz Atalay’ın Yeri. Ama tek mekan olduğu için, rezervasyon yaptırmakta fayda var (tel: 0478-311 27 19) 










Kars ve kaz eti bilindiği gibi ayrılmaz ikili. Ve Kars’ta kaz etinin tek adresi Kars Kazevi. Kazın makbulü kar yemiş olanı, o yüzden kışın yenen kazın tadı bir başka. Hele bir de Kars Kazevi’nde sahibesi Nuran Teyze’nin sohbetiyle yenen kazın tadı eşsiz... Tabii sadece kazla kalmayacaksınız burada, ayran aşı isimli çorbayla başlayacaksınız, ekmek yerine kete yiyeceksiniz, “hangel” ve “haşıl”ı tatmadan dönmeyeceksiniz. Burası için de önceden rezervasyon yaptırmak iyi fikir (tel: 0474-212 37 13) 








Akşam şanslıysanız aşık atışması da izleyebileceğiniz, ama normal günde yöre türküleri dinleyebileceğiniz KarStore’un alamet-i farikası ise yöresel bir yemek olan “piti”. Maşrapalar içinde sunulan bu yemeği yemeden dönmeyin. Dilerseniz, yemek sonrası, yöresel peynir tabağı eşliğinde sıcak şarap tatmak için de buraya gelebilirsiniz. Ama özellikle hafta sonları rezervasyon yoksa, açıkta kalabilirsiniz (tel: 0474-223 14 48)


Öğle yemeği için Kamer çok isabetli bir seçim olacaktır. Hangelden pitiye yöresel tüm spesiyaliteler burada da mevcut ama burada yapılan Rus Böreği piryoşki başka hiçbir yerde yok, sırf onun için bile Kamer’e gidilir doğrusu.


Kars’ta nerede kalınır?

Kars’ta çok otel var. Ama gezip gördüklerimiz içinde, en son kaldığımız Kar’s Otel bizi en çok etkileyen oldu. 19. yüzyıl sonundan kalma bir binada sadece 8 odayla hizmet veren bu otel, son derece duyarlı bir renovasyonla, çok zevkli, minimalist ama yöresel aksesuar dokunuşlarıyla renklendirilmiş bir dekorasyonla konuklarına çok konforlu bir konaklama imkanı sunuyor. Biz son Kars seyahatimizde burada kaldık ve çok olumlu izlenimlerle ayrıldık.

Kars’ta ulaşım nasıl?

Kars’a tabii ki karayoluyla, zamanınız kısıtlıysa uçakla, ama bol bol manzara seyrederek gideyim derseniz trenle gidebilirsiniz.

Kars’ın içinde, ulaşım derdiniz yok: bacaklarınız size yeter... Şehrin bir ucundan öteki ucuna yürümek bile sadece 15 dakika.

Çıldır’a, Ani Harabeleri’ne ya da Peynir Müzesi’ne gitmek isterseniz, o zaman ya araç kiralayacaksınız ya da şoförlü bir araç tutacaksınız. Şoförlü araç tutmak daha keyifli, çünkü yolda giderken birçok yeni şey öğrenme fırsatınız da olacaktır (araç organizasyonu için Ender Yerli ile temasa geçebilirsiniz: 0533-619 98 58)



3 yorum:

  1. Tuba hanim,
    Blogdaki yazinizi zevkle okudum. Gezilerinizi yazis sekliniz benim blogumdakilere (www.gitmisgibioldum.blogspot.com.tr) cok uydugundan, uygun gordugunuz bir yazinizla blogumda sizi misafir etmek isterim.
    Ilgilenirseniz bana lutfen mcehreli@hotmail.com adresinden ulasirmisiniz.
    Saygilarimla
    Prof. Dr. Murat Cehreli

    YanıtlaSil
  2. Tuba hanim,
    Blogdaki yazinizi zevkle okudum. Gezilerinizi yazis sekliniz benim blogumdakilere (www.gitmisgibioldum.blogspot.com.tr) cok uydugundan, uygun gordugunuz bir yazinizla blogumda sizi misafir etmek isterim.
    Ilgilenirseniz bana lutfen mcehreli@hotmail.com adresinden ulasirmisiniz.
    Saygilarimla
    Prof. Dr. Murat Cehreli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murat Bey, yüreklendirici geri bildiriminiz için çok teşekkür ederim. Talebinizle ilgili e-posta adresinize mesaj gönderdim, haberleşmek üzere, iyi günler diliyorum. tk.

      Sil